DURAN DOĞAN: “MASALLAR TOPLUMUN AYNASIDIR”
Öncelikle "Kahramanmaraş Masalları" eserini okuruna kavuşturduğunuz için teşekkür ederiz. Bu eserin yayına hazırlanma fikri nasıl oluştu?
Ben teşekkür ederim. Tabii bu kitabın hazırlanma düşüncesi biraz kurumsal biraz da kişisel diyebilirim. Kurumsal oluşu şöyle: Bizim Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi olarak yayımladığımız kitap sayısı 150’yi geçmiş durumda. Bu yayınlar özü itibarıyla şehrin her türlü kültürel, edebi ve tarihsel alanları başta olmak üzere, şehrin bütün birikimini tanıtmaya yönelik çalışmalar. Aynı zamanda biz şehir olarak şiir ve edebiyatın başkentiyiz. Bu nedenle de şehrimizin her türlü folklorik değerlerini ele alıyor, işliyoruz. Kişisel yönü için şöyle ifade etmek isterim. Ben çocukluğumdan bu yana masal dinlemeyi de, masal okumayı da çok seviyorum. Tabii ki bütün bu tecrübeler sonunda masalların bölgeden bölgeye, yöreden yöreye farklılıklar gösterdiğini, hatta aynı şehir içinde bile farklı ilçelerde, köylerde birbirinden ayrışan masalların anlatıldığını fark ettim. Daha çok çocuklarda, çocukluk döneminde dinlenen, bu dönemde hafızaya kaydedilen masalların, günümüz modern hayatının birtakım dayatmaları sonucunda hayatın dışına çıkarılmaya başlandığını gördüm. Bunun için böyle bir çalışmayı yapıp ortaya çıkan ürünleri çocuklarımızın istifadesine sunmak istedik.
Masallar çocukluğumuzun olmazsa olmaz parçasıdır. Ama biliyoruz ki aynı masal ağızdan ağıza çok fazla değişime uğrar. Kitapta yer alan masalların yazma ve tamamlanma süreci nasıl gerçekleşti?
Masalların bu aşamaya gelmesi uzun, yorucu ve bir o kadar da zevkli bir çalışmanın sonunda gerçekleşti. Elimizde bulunan yaklaşık 300 masal içinden bu kitaptaki masalları seçerek üzerinde çalıştık. Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nejla Günay hocamızın koordinatörlüğünde, yine aynı üniversiteden eğitimci ve yazar Prof. Dr. Nazife Burcu Takıl, Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Evrim Ölçer ve yine aynı üniversiteden Dr. Tuna Yıldız ve öğretmen Elif Kübeli’den oluşan bir komisyonla Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi’nde çalışmalarımıza başladık. Komisyon bütün masalları inceledi. Masalların içinden gerek kurgusu gerekse çocukların severek okuyabileceklerini düşündüğümüz masallar seçildi. Bu masalların günümüz çocuklarının okuyabileceği bir kıvama gelmesi gerekiyordu, bu nedenle masallardaki argo ve şiddet unsurları ayıklanarak günümüz çocuklarının okuyabileceği bir üslup oluşturuldu. Ayrıca masalların içerisine Kahramanmaraş’tan birtakım yerel motifler de eklendi diyebilirim. Mesela tarhana, dondurma, Maraş Kalesi, Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi gibi yerel motifler olabildiğince metinlere dâhil edildi. Sonra bu masallar pedagog incelemesi ve onayından geçerek nihai şeklini almış oldu. Sıra masal kitabında yer alan resimlerin çizimine gelmişti. Bunu da yine çocuk edebiyatı konusunda usta bir çizer olan Kutsal Suruç ile görüşülerek çizimler yapıldı. Kısacası komisyonun oluşturulmasından masalların seçimine, pedagojik uygunluğun sağlanmasından yapılan çizimlere, kitabın tasarımından baskı aşamasına kadar geçen tüm süreç bizim için uzun bir maratondu ama böylelikle başta Kahramanmaraş’taki çocuklarımız olmak üzere ülkemizin bütün çocukları için güzel bir kaynak ortaya çıkmış oldu. Şimdi sırada bunu en az iki farklı dile çevirerek yurt dışında da bastırmak ve tanıtmak var.
Bir masalın o bölgeye ait olması demek o toplumun aynası hükmünde olması demektir. Maraş Masalları’nı sosyolojik açıdan nasıl değerlendirmeliyiz?
Aslında bütün metinler içinde yazıldıkları toplumların ve o toplumu meydana getiren insanların aynası gibidir. Bu hem dil açısından hem de muhteva açısından böyledir. Tabii ki folklorik unsurların masallarda çok daha fazla yer aldığını görüyoruz. Çünkü masalların bize ulaşma şekli yazılı değil sözlüdür. Böyle olunca aynı masalı farklı köylerde farklı ilçelerde farklı şekillerde görebiliyoruz. Mesela “Gökgüdü Sarı” masalı bunlardan biri. “Gökgüdü Sarı” bir kuş türüdür. Ben bu kuşu biliyorum. Bu kuşun boğaz bölgesi kızıl renkli diğer yerleri koyu gri renkte bir kuş. Fakat bu kuşu Kahramanmaraş’ın bütün bölgelerinde bilmezler. Andırın’da bilinir sadece. Bu örnekte olduğu gibi daha onlarca unsur sayılabilir. Masallar için hep söylenilir. Masallardaki yer adları daha doğrusu yerler zaman, insan ve mekândan bağımsızdır denilir. Bu doğru ancak her anlatıcı masalı bir yönüyle millileştiriyor ya da yerlileştiriyor diyebiliriz.
Masalların isimleri oldukça dikkat çekici, tabii içerikleri de öyle. Bilhassa, “Gökgüdü Sarı” ve “Idılı ile Bıdılı” masalları. Masal başlıkları belirlenirken bağlı kalınan husus öncelikle ne olmuştur?
Masal başlıklarına müdahale edilmedi. Masallar değerlendirilirken hangi başlıkla bize ulaşmışsa bunların hepsi muhafaza edildi. Çünkü masalın adı onun bir anlamda kapağı gibi yani bunu bir film adı, kitap adı gibi de düşünebiliriz, dolayısıyla adını değiştirdiğiniz bir masalın her şeyini değiştirmiş olursunuz.
Masalların üslubu oldukça yalın. Lakin bununla birlikte güçlü bir anlatım da söz konusu. Ama en belirgin özellik ise her masalda mekânın Maraş’ta bir gerçekliğinin, bir karşılığının olması ve kullanılan kelimelerin yöre ağzına uygun olması. Zaman, mekân ve dil bütünlüğünü nasıl sağladınız?
Biraz önce yukarıda da değindiğim gibi masalların üzerinde bir komisyonla birlikte çalıştık. Bu hocalarımız alanında uzman kişiler. Sadece akademik anlamda işi bilen insanlar değil aynı zamanda çocuk edebiyatı alanında, onun üzerinde kitabı olan hocalarımız var. Aslında on adet masal seçildikten sonra ekip bir arada iki gün süreli bir çalıştay yaptık. Çalıştay bittikten sonra da hocalarımız masallar üzerinde epey bir kafa yordular. Bizler de çalıştay esnasında Kahramanmaraş’taki yerel motifler masalların doğal akışı korunarak nasıl içlerine dâhil edilebilir diye kafa yorduk ve hep beraber karar verdik sonunda da güzel bir eser ortaya çıktı diye düşünüyorum.
Söyleşi: Elif Naz Baykuş
Evelâhir Sayı - 20